top of page

Çocukluk Yaraları


Bu yazı "ilişkilerinde sorun yaşayan yetişkinler" "çocuk yetiştiren ebeveynler" için hazırlanmıştır.

Bir sonraki yazımda,

"çocukluk yaralarını iyileştirme" çalışması yapılacaktır.


Aldatılma, kıskançlık, yoksunluk, mahremiyet gibi yaşamları zorlayan birçok psikolojik hastalıkların temelinde bebeklik dönemi yaşantılarının yattığını biliyor musunuz?




Bir bebek dünyaya geldiği zaman ilk tanıdığı kişi annesidir. Annenin bebeğini kucağına alması ile ilk bağ kurma başlar. Yaşanan bu ilk anları, insanlarla ilişkilerine dair ilk bilgileridir Tüm algıları kendine dönük olduğu bu döneminde isteklerini ağlayarak anlatır.

İstekleri ise gelişimine katkı sağlayacak ihtiyaçlarıdır. Karnı doyurulacaktır, altı temizlenecektir, bu isteklerinin düzenli ve sürekli" yapılması önemlidir.

Bu düzen ve süreklilik gelişimin her döneminde önemli olan “temel güven duygusunun/ öz güven gelişimin” temelini oluşturacaktır.


Annenin çocuğuyla ilişkileri; yüzüne bakışı, ses tonu, dokunuşları, anne ve bebek arasındaki ilk bilgilerin akış sürecidir. Annenin bebeğiyle kuracağı bağ bebeğin öz bakımı ile ilişiklidir.. Beslenme anları, altını değiştirmesi, uyutması gibi her bir davranış bebeğin kendini algılama biçimini oluşturur.

Annesinin kendisiyle ilgilenme anında asabi olması, şikâyetçi olması, sesini yükseltmesi ya da isteksiz bakımı çocukta istenilmediği hissi oluşturacaktır.


Bebekler daha anne karnındayken, dış dünya ile bağlantı kurmaya başlamaktadır. Gebeliğin ilk üç ayından itibaren fetüsün işitme duyusunun gelişmesiyle çevresindeki sesleri, konuşmaları duyması da başlamaktadır.


Seslerin frekansları, şiddeti ve tonu konuşmalardaki duygu içerikleri bebek tarafından algılanmaktadır.


Doğumu takiben birincil veriler anneden alınmaktadır. ”1, 5 - 2 yaş civarı temel güven duygusu oluşum dönemidir”.

Temel güven, "bireyin kendine inanması, dış dünyaya güven duyması, kendini yeterli, başarılı, sevilen biri olarak algılamasıdır. İlk aylarda bebek için kendinden başkası yoktur. Anneyle kurduğu ilişki sonrası üçüncü aya doğru annesinin bebek için ayrı bir varlık olarak belirmeye başlama dönemidir. Annesini gören bebek sevincini göstermeye başlar. Bebek annenin her duygusunu ayna gibi yansıtır; o gülünce güler, mutsuzsa mutsuzlaşır. Giderek bu duyguları kendi duygularından ayırt etmeye bireyselleşmeye ve kendini anneden ayrı bir varlık olarak görmeye başlar. “Bağlanma süreci” denilen bu dönemi sağlıklı geçiremeyen bebeklerde bebeklik ve sonraki dönemlerde ruhsal sorunlar ortaya çıkar ve yaşamı boyunca devam eder.



Anne yoksunluğu nedir?


İlk aylarda insan ayırmadan herkese giden bebek altıncı aydan sonra yabancıları ayırt etmeye başlar. Bunun yanı sıra da güven duyduğu annesinden ayrılmak istememeye başlar. Bu duruma “Ayrılık kaygısı” denir.

Üçüncü ayında herhangi bir nedenle anneden ayrılmak zorunda kalan çocuklarda “anne yoksunluğu” denilen ruhsal bir sorun ortaya çıkar. Sürecin uzaması kalıcı problemlere yol açar.

Özellikle yetiştirme yurtlarında ve hastanede büyüyen çocuklarda sıklıkla rastlandığı içinyuva hastalığı ya da hastane hastalığı olarak da bilinir.

Olanaklar elverirse, annenin geri dönüşüyle bu hastalık aşamalı olarak sona erer.

Annenin dönüşünün gecikmesi ile hastalık kalıcı olur. Bu sebeplerle: İlk beş yıl özellikle ilk iki yıl anneden ayrı kalan çocuklarda oluşan problemin sonraki yıllarda giderilmesi oldukça güçtür.

- Büyüklere bırakılan bebeklerin akşamları evde anne babayla geçirmeleri.

- Anne babadan ayrı başka şehirlere bırakılmaması.


Çocuk anne ayrılığına hiç tepki vermiyorsa?


Bu durum ise, anneyle bağlanmanın sağlıklı olmadığını göstermektedir.

İlk aylarda bebeğin kucağa alınmaması konusunda çevreden sık sık uyarı yapılır. Oysa bu dönemde bebeğin en temel gereksinimi sevgidir, ilgidir, anne ile temasıdır. Bu süreçte bebeğin ağlamayı araç olarak da kullanacağı dikkate alınmalıdır.


Bebekle sağlıklı ilişki kuran anne çocuğu tanıyarak bu farkı ayırt edebilir. Bebeklikte sağlıklı gelişen temel güven duygusu sağlıklı bir erişkinliğin de temeli olacaktır.


Sonuç olarak bağlanma kavramının kısa ve uzun vadede önemli psikolojik etkilerini görebiliyoruz. Sağlıklı ilişkilerin temel örüntüleri nitelikli iletişim, etkileşim, kendilik algısı, özgüven duygusu ve güven ortamının oluşturulması ile sağlanabilmektedir.


Erken dönem bağlanmada kırılma anlarının farkına varılarak süreyi uzatmadan onarılması önemlidir. Uzun vadeye yayılabilen problemlerde profesyonel destek almaktan kaçınılmamalıdır.

...

Bu dönemlere fiziksel olarak dönemeyiz ancak bir terapi yapabiliriz,.

Bir sonraki yazımda

kendi kendinize temel güven duygusu/öz güven gelişimi “Bağlanma süreci “Ayrılık kaygısı” ile bir çalışmada buluşalım


Kitaplarımdan yararlanmalısınız..



Her yeni gün hayata sunulan bir şanstır

Her "an" önemli,

Şükretmek için oı kadar çok sebebimiz var ki!

Şimdi, arkana yaslan lütfen!

Derin bir nefes al ve

Aldığın nefese şükür et...


Bu konuda yardım almak üzere lütfen iletişime geçiniz

bottom of page